- Bekleyin, bir konuşma yapmak istiyorum. | - Hold on, I'd like to give a speech. |
Babanız bir konuşma yapmak istiyor. | Your dad wants to give a speech here. |
Bir dahaki derste kalkıp konuşma yapmak zorunda olduğumuza inanabiliyor musun? | Can you believe we have to get up and give a speech in our very next class? |
Buraya sadece kesilen uzuvların sağlığı hakkında konuşma yapmak için geldim. | Okay, I'm only here to give a speech on residual limb health, and that is it. |
Her ayın çalışanı uzmanlık alanlarıyla ilgili bir konuşma yapmak zorundadır. | Every employee of the month has to give a speech in their area of expertise. |
Ray, sana onursal bir diploma verildiğinde konuşma yaparsın. | Ray, when they give you an honorary diploma, you give a speech. |
- Orada konuşma yaptım. | - I gave a speech. |
Geçen gün bir konuşma yaptım. | I gave a speech the other day. |